Temel Eğitimde Ev Ödevi Yasaklansın!

"Yasaklansın" hiç hoş bir sözcük değil ancak özellikle seçtim. Çünkü eski yıllarda bir Milli Eğitim Bakanı'nın "Sömestr tatilinde ödev vermeyim" şeklinde bir açıklamasını anımsıyorum. İşte o tatilde öğretmenlerimizin bir bölümü ödev vermeyi sürdürmüşlerdi.

Kimi öğretmenlerimiz eğitimimizdeki anlamsız yarışın bir sonucu olarak öğrencilerine çok şeyi kısa zamanda öğretmek istiyorlar. Bunun için de ödevi kaçınılmaz buluyorlar. Hatta ne kadar çok ödev verirse öğrencilerin o kadar çok öğreneceklerini düşünerek öğrencilerini bunaltacak ölçüde ödevler veriyorlar. Daha 1. sınıfta ödevlerin yoğunluğu altında ezilmeye  başlayan öğrenci çalışma zevkini yitiriyor. Yalnızca birşeyler yazmak, kopyalamak, özenli ve güzel defterler hazırlamak gibi alışkanlık ve beceriler kazanıyor. Bu alışkanlık ve beceriler çok bilgi yüklenmiş ancak yaratıcılığını yitirmiş bir kuşak ortaya çıkarıyor.

Amerika ve Avrupa ülkelerindeki okullarda bizim kadar yoğun eğitim ve ödev yok. Onların öğrencilerinin bizim ülkedeki yaşıtları kadar bilgi yüklü değil. Onların öğrencileri okullarında ve evlerinde daha az yoruluyor. Ve o ülkeler bilim ve teknolojide bizden çok ilerideler. Bunun anlamı şudur: BİZİM EĞİTİM SİSTEMİMİZDE BİR HATA VARDIR. Bu hata öğrenciyi yoğun bilgi, aşırı ödev yükü altında ezip yaratıcılığını yokeden eğitim sistemidir. Mutlaka değiştirilmelidir.

8 yıllık temel eğitimin ilk 5 yılında öğrenciye hiç ödev verilmesin, öğrenci okula kitap-defter taşımasın. Son 3 yılında ise öğrenciye araştırma yapma becerisi kazandırmak için yalnızca birkaç ödev verilsin. Lise yıllarında ödev yoğunlaşsın ve sınavlara alternatif oluşturulsun ve "daha az sınav daha çok ödev" ilkesi uygulansın.

Çağdaş eğitim öğrenciyi sıkmayan, yormayan ve yaratıcılığı öldürmeyen eğitimdir.

Aydın Tiryaki
9 Mart 2000
Ankara

Son güncelleme : 28 Mayıs 2000 Pazar 00:12